Gaziantep’te yaşayan Mehmet Körükçügil, İl Nüfus Müdürlüğünün yanmasından dolayı kimlik çıkaramaması nedeniyle zor bir hayat sürüyor. Hasta olan, kalp krizi geçirdikten sonra, baypass ameliyatı olan yaşlı adam, kimliği olmadığı için ne tedavi olabiliyor ne de resmi bir işlem yaptırabiliyor. Yaşlı adamın bu durumu ise "Biz varız fakat galiba da yokuz" repliğiyle bilinen 'Ay Lav Yu' filmini akıllara getiriyor.
Nüfus müdürlüğünün yanması sonucu kimliğini kaybeden ve bir daha çıkartamayan Mehmet Körükçü, yaşadığı tüm sıkıntılı süreci anlattı.
“Bu zamana kadar hiç oy kullanamadım”
Yaşadığı talihsiz olay sonrası hayatına kimliksiz devam eden ve 74 yaşına kadar hiçbir sağlık sorunu, adli veya idari bir süreç yaşamadığını belirten Körükçügil, kimliksiz hayatında hiç oy kullanamadığını belirtti. Mehmet Körükçügil,
“1949 doğumluyum ve önceden kimliğim vardı, nüfus müdürlüğü yanınca çıkartamadım. Erken evlendim, bugün çıkarırım yarın çıkarırım derken öyle kaldı. Keşke bunları yapmasaydım. Çocuklarımı bırakıp keşke askere gitseydim. Çocuklar küçüktü erken evlenmiştim kimsem yoktu annem babam yoktu kendi başıma büyüdüm. Kardeşlerimin hepsi kimliklerini çıkarttı ve askere gitti. Ben çocuklar büyüsün diye aylarca, yıllarca erteledim. Nüfus müdürlüğü yandığında 11 yaşındaydım. Bu süre zarfında hiç hasta olmadım, başım bile ağrımamıştı. 74 yaşında hasta oldum. Bu zamana kadar hiç oy kullanamadım. Hiçbir zaman ahlaksızlık yapmadım, polislerle karşılaşmadım, karakola düşmedim. Herkes beni tanır hiçbir zaman sorun yaşamadım ama bir kimlik harap etti beni. Bu durumlar başıma geleceğine 10 sene askerlik yapsaydım daha iyiydi. Hastaneye gittiğimde bakmıyorlar. TC kimlik numaram olmadığı için geri çeviriyorlar. Çocuklarım da çok mağdur anca senet imzalatılırsa alıyorlar. Yetkililer hastaneye gidebilmem için bana kimlik çıkarsınlar. Kimliğim olursa çok rahat bir şekilde yaşarım kimliğim olmadığı için yaşayamıyorum. Herkesi rahatsız ediyorum. Bütün ailem benim yüzümden rahatsız oluyor. Devletimiz, yetkililerimiz, bakanlarımız kimliğimi çıkarmama yardım ederse çok teşekkür ederim sorunumu çözmüş olurlar yoksa ben yaşayamam e-en fazla 3-5 gün yaşarım başka dayanamam ama geçici de olsa kimliğimi çıkartın, doktora gidebilmek sağlık açısından sıkıntı çekmemem için yardımcı olun başka bir şey istemiyorum” ifadelerini kullandı.
“Babamın soyadını almadan eşimin soyadını aldım”
Babası Körükçügil’in kimliği olmadığı için ailecek çok sıkıntı yaşadıklarını ve çocuk yaştayken eğitim hayatında sorunlarla karşılaştıklarını söyleyen Belkıs Güder, babasının soyadını alamadan eşinin soyadını aldığını ifade ederek devlet yetkililerinden babasına kimlik verilmesi için yardım istedi,
“Babamın kimliği olmadığı için annemizin üzerine kayıtlıyız. Biz devletimizden babamın kimliğinin çıkması için, sağlık sorunları için yardımcı olmanızı istiyoruz. Biz hastaneye her gittiğimizde zorluklarla karşılaşmak istemiyoruz. Tek talebimiz hastane sürecinde sorun yaşamamak. Kimliğimiz çıksın, geçici bir kimlik çıkartsınlar. Ben babamın soyadını alamadım, annemin soyadını aldım. Çocuk yaştayken de kimliğimiz olmadığı için okula gidemedik. Okula gittiğimizde de amcamın kızının kimliğiyle gittik ve okuyamadığımız için ben şu an açık öğretimle bu eksiğimi gidermeye çalışıyorum. Ben babamın soyadını almadan eşimin soyadını aldım. Sadece sizden rica ediyorum tekrar babamın soy ismini istiyorum” ifadelerine yer verdi.
“Anayasal hakkı olan sağlık hizmetinden yararlanması gerektiği kanaatindeyiz”
Hukuki sürecin devam ettiğini ve bu zaman zarfında yaşadığı sıkıntıların giderilmesi için Körükçügil adına kimlik çıkarılmasını istediklerini belirtti. Bu süreç içerisinde anayasal hakkı olan sağlık hizmetinden yararlanması gerektiğini belirten Avukat Kılıçaslan Subaşı, müvekkilini ameliyat ettirmek için dava açtıklarını belirtti,
“Dosya ilk bize geldiğinde saklı nüfus adına biz başvurusunu yaptık. İdari tahkikat devam etmekte. İdari tahkikat devam ederken de müvekkilim ne yazık ki yaşından kaynaklı süreklilik arz eden bir şekilde sağlık hizmeti görmek zorunda. Müvekkilim her hastaneye gidişinde sorunlar yaşamakta. Evet, doğrudur idari sürecin adli sürecin usulüne göre devam etmesi gerekir. En azından biz bu süreçte müvekkilimizin anayasal hakkı olan sağlık hizmetinden yararlanması gerektiği kanaatindeyiz. Her gittiği hastanede, her sağlık hizmetinde uzun bir süre sorun yaşamakta. Veznenin önünde saatlerce bekletiyorlar, şuan oturuyor ama güçlükle oturuyor normalde oturamıyor kendisi ve inanın bu dosya bize ilk intikal ettiğinde kendisinin ameliyat olması gerekiyordu biz idari başvuruyu yapalım dedik, hastane heyeti bunu kabul etmedi ve biz zorunlu olarak müvekkilim ameliyat olsun diye usulüne uygun olmadan dava açmak zorunda kaldık. Düşünün ki ameliyat olacak durumda dahi bu kadar bekletiliyorsa müvekkilim normal bir sağlık hizmetinde ne kadar bekleyecek. Müvekkilimin esas sorunu sağlık hizmetinden yararlanamaması” şeklinde konuştu.
Kardeşinin kimliği olduğunu ve soy bağı tespiti için gerekli davanın açıldığını söyleyerek idari tahkikatın devam ettiğini aktaran Avukat Subaşı,
“Müvekkilimiz saklı nüfus olarak geçtiği için nüfusta kaydı yok. Ayrı bir kütüğü var ve ayrı bir kütüğe kaydediliyor lakin bununda vatandaşlıktan kaynaklı her hangi bir hakkı henüz bulunmamakta. Nüfus tarafından yapılan idari tahkikat devam ediyor. Kardeşi nüfusa kayıtlı, kardeşiyle olan nüfusunu yani en azından soy bağının tespiti amacıyla tespit davamızı açtık. Sonuçlanırsa en azından elimizde bir rapor olacak ama şu safhada sadece idarenin tahkikatı bitirmesini bekliyoruz” diye konuştu.