Van'ın gözde turistik bölgelerinden biri olan Gevaş ilçesinde bulunan Akdamar Adası, Ramazan Bayramı tatilinin 3 günden 9 güne uzatılması ve havaların ısınmasıyla birlikte büyük bir ziyaretçi akınına uğradı. Hem yerli hem de yabancı turistler, ayrıca fotoğraf tutkunları, bayram tatilini fırsat bilerek adayı ziyaret etti. Her yıl baharda güzelliği artan Akdamar Adası, Ramazan Bayramı tatiliyle birlikte yoğun ilgi gördü. Özellikle tarihi Akdamar Kilisesi, Ermeni mimarisinin önemli örneklerinden biri olarak dikkat çekerken, fotoğrafçılar için cazibe merkezi haline geldi. Bayram tatilinin 9 güne çıkmasıyla, yerli turistler ve Van halkı adayı ziyaret etti. Tekne turlarıyla adaya ulaşan ziyaretçiler, hem tarihi keşfetti hem de Van Gölü'nde keyifli bir yolculuk yaptı.

Adını Aşıklardan Alan Tarihi Kilisede Bayram Tatili Yoğunluğu (1)

BİR VAN HARİKASI AKDAMAR ADASI VE AZ BİLİNEN HİKAYESİ

Akdamar Adası, Van Gölü üzerinde bulunan en büyük adadır ve uzunluğunun 1,5 km; genişliğinin ise 500 metre olduğu bilinmektedir. Peki, bu doğa harikası yerin ismi nereden geliyor? Akdamar Adası ile ilgili uzun yıllardır anlatılagelen bir efsane bulunmaktadır. Bu efsane nedeniyle, Van Gölü'nde yer alan 4 adadan (Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş) en bilineni, hiç şüphesiz Akdamar Adası'dır. Bu yazımızda, bir Van harikası Akdamar'ın hikâyesine yer vereceğiz. İşte âşık olduğu kadın için Van Gölü'nde can veren genç çoban ile Akdamar'ın hüzünlü hikâyesi.

AKDAMAR (AH TAMARA) ADASI HİKAYESİ & EFSANESİ

Efsaneye göre, bu adada Ermeni baş keşişin "Tamar" isminde güzeller güzeli bir kızı vardır. Adanın etrafında bulunan köylerde çobanlık yapan bir genç ise bu dünya güzeli kıza âşık olur. Genç adam, Tamar'ı görmek için her gece adaya yüzer; Tamar da karanlıkta yerini belli etmek için çobanı elinde bir fenerle bekler. Bir süre sonra Tamar'ın babası bu durumdan haberdar olur ve çok sinirlenir. Onları ayırmak için fırtınalı bir gecede eline feneri alarak adanın kıyısına iner ve fenerle sürekli yer değiştirerek gencin boşuna yüzmesine, yorulmasına neden olur. Yüzmekten yorgun düşen çoban ise boğulur ve "Ah Tamar!" diyerek son nefesini verir. Sevdiğinin feryadını duyan Tamar da bunun üzerine kendini göle bırakır...

İşte uzun yıllardır anlatılan bu efsaneye göre "Ah Tamar" olarak anılmaya başlayan adanın, zamanla "Ahtamara" ve son olarak da "Akdamar" olarak günümüze geldiğini düşünülmektedir.

AKDAMAR KİLİSESİ'NİN HİKAYESİ

Akdamar Adası'nın bu hüzünlü hikâyesinden sonra bir de ada üzerinde bulunan tarihi kiliseden bahsedelim. Akdamar Kilisesi'nin, bölgede hüküm süren Vaspurakan hanedanınca Kral Gakik tarafından M.Ö. 915- 921 yılları arasında yaptırıldığı bilinmektedir. Kilisenin mimarı ise Mimar Keşiş Manuel'dir. Bu tarihi mekân, mimari anlamda Ermeni sanatının en değerli eseri olarak kabul edilir. Merkezi kubbeli, dört yapraklı yonca şeklinde haç planında ve kırmızı kesme taş tüfleriyle inşa edilmiş olan kilise, oldukça zengin motiflere sahiptir. Tarihçi Anne R. Redgate bir kitabında, Kral Gagik'in bu kiliseyi yaptırmak için civar medeniyetlerdeki en iyi mimar ve ustaları getirdiğini yazmaktadır.

Ara başlıklar hep aynı: Van’da yapılacak yatırımlar değerlendirildi Ara başlıklar hep aynı: Van’da yapılacak yatırımlar değerlendirildi

Akdamar Kilisesi, 1021 yılında Vaspurakan Krallığı yıkılınca, 1113 yılında manastıra çevrilmiştir ve manastır olmasının ardından Kutsal Haç Kilisesi olarak anılmaya başlamıştır. Ayrıca, 1895'e kadar da Ermeni Patrikliği merkezi olmuştur.

Bu özel yapının dış kısmında; dini konular, dünyevi konular, saray yaşamı, av sahneleri, insan ve hayvan figürlerinden oluşan zengin kabartma süslemeler yer almaktadır. İç kısmında ise dini konulu freskler bulunmaktadır. Tüm bu duvar resimleri, bölgedeki en erken tarihli örnekler olmaları nedeniyle ayrı bir önem taşırlar.

İşte ortalama 1100 yıldır ayakta olan Akdamar Kilisesi için, 1951 yılında bir yıkım çalışması başlatılmıştı. O dönemde genç bir gazeteci olan Yaşar Kemal, tesadüf eseri olaydan haberdar oldu ve duruma müdahale ederek kilisenin yıkılmasını engelledi. Kilise 2005-1007 yılları arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde restore edildi. Bugün de bir müze olarak ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor…

Kaynak: İhlas Haber Ajansı