Kahramanmaraş merkezli, 6 Şubat'ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından artçı sarsıntılar sürerken uzmanlar tarafından yapılan Doğu Anadolu’da bulunan fay hatları ile ilgili açıklamaları vatandaşları tedirgin etmeye başladı. Konuyla ilgili konuşan İMO Van Şube Başkanı Mihail Atik, “ Fay hattı Van’ın kalbinden geçiyor. Olası depremde Van’ı felaket tablosu bekliyor olabilir.” Dedi.
Van’da 2011 yılında meydana gelen 7,2 depremle birlikte yüzlerce vatandaş hayatını kaybederken deprem korkusuyla yaşayan vatandaşlar farklı illerde yaşamak üzere Van’dan ayrıldı. Birçok vatandaş 6 Şubatta meydana gelen deprem bölgelerinde yaşamlarını sürdürürken vatandaşların birçoğu da İstanbul’a taşınarak hayatını sürdürmeye devam etti. Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremin ardından Van’dan deprem korkusuyla göç eden vatandaşlardan tekrar kente geri dönerken uzmanlar tarafından açıklanan tehlike arz edecek fay hatları içerisinde yer alan Doğu Anadolu fay hattının aktife dönme riski, vatandaşları tedirgin etmeye başladı. 2011 yılında yaşanan felaket sonrası birçok hasarlı bina yıkılırken birçok binada yapılan dış cephe boyama ve onarım çalışmasıyla faaliyet göstermeye devam etti. Peki, Van olası bir depreme hazır mı? Yapılar ne kadar dayanıklı? Kaçak yapılarla mücadele ediliyor mu? Yapılan binalar deprem yönetmenliğine uygun mu? İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Van Şube Başkanı Mihail Atik Yeni Doğu Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu.
“VAN DEPREM KENTİ”
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Van Şube Başkanı Mihail Atik, “Depremde hayatını kaybedenlere Allah rahmet etsin. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Türkiye'nin hiçbir kenti, gerçek anlamda depreme hazırlıklı değil. Nitekim bu depremle yıkılan 11 kentin bize gösterdiği buydu zaten şimdi bu 11 kentin ardında yıkılan binalarda kusur arayıp sorumluları tutuklamaya çalışıyorlar. İşin ilginç yanı ise bunu 11 il içinde yapıyorlar. Geriye kalan yetmiş il için neden böyle bir çalışma yok? Bu düşündürücü. Ya şunu mu bekliyorlar? Tekrar bir deprem olsun. Yapılar yıkılsın sonra mı bunu tutuklayalım? Bu gerçekten üzerinde durulması gereken herkesin de sorması gereken soru, şimdi Van üzerinde bu deprem olmadan önce de biz defaatle Van'da Van'ın bir deprem kenti olduğunu, Van'ın depremselliğinin yüksek olduğunun 2011 yılı depreminden sonra fay hatlarının var olduğunun ifade ettik. Bunu ilgili kurumlara, yetkililere kamuoyuna vatandaşa duyurmak için de seminerler, paneller, basın açıklamaları yaptık ama maalesef sesimiz yankı bulmadı.” dedi.
“VAN’DA YIKILAN BİNALARIN YANI SIRA HASARLI BİNA ÇOK”
2011 yılında meydana gelen depremin ardından binlerce binanın yıkılmasının yanı sıra hasar da aldığını ifade eden Atik, “Bu hasarlardan sonra kamu kuruluşlarıyla ilgili kuruluşlar, çevre şehirciliktir, belediyedir, AFAD'dır. Organizeli bir şekilde, meslek odalarını da içine alarak bu hasar tespitleri yapıp ivedi bir şekilde müdahale etmeleri gerekiyordu. O günü hatırlayanlar bilecektir ki hasar tespit eğitimlerine daha doğrusu çalışmalarına çok liyakatsiz kimseler de katıldı. Tam emin olmamakla birlikte söylüyorum. İmamların dahi bu hasar tespite katıldıkları ifade ediliyor.” Diye konuştu.
“KUSURLARIN ÜSTÜNÜ MAKYAJLA KAPATTILAR”
2011 yılında gerçekleşen depremle 12 bin civarında yapı orta ve ağır hasar olarak tespit edildiğini belirten Atik, “Tam da o dönem yapılan tespitlerden sonra, bu yapılarla ilgili bir çalışma yürütüldü. Özellikle ağır hasarlı olanların yıkılması gerektiği kanaatindedir. Zaten onu iyileştirmek yenisini yapmaktan daha külfetlidir, daha maliyetlidir. Orta hasarlılarda da eğer yapı kendi ömrünü doldurmamışsa yani beton ve demir kopmamışsa güçlendirme ile kurutulabilecekse ona müdahale edilirdi. Bir yıl boyunca orta hasarlı bir binaya müdahale edilmediği vakit ağır hasarlı kategorisine dahil olur. Birçok yapı kaş göz arasında ya da işte birilerinin sırtını dönerek ihmal etmesiyle makyajlanarak, örtülerek, sanki sıfır bir binaymış sanki tamamıyla o hasarlar giderilmiş şekilde tehlikenin üzeri örtüldü.” İfadelerini kullandı.
“ÜLKEMİZ BİR DEPREM ÜLKESİDİR”
Depremin hafızalardan çok erken silindiğini kaydeden Atik, “Depremin hafızalarda kalma süreci de bir aydı. Bir aydan insanlar sanki hiçbir şey olmamış gibi, hiç biz bunu yaşamamışız gibi bu konutlarda tekrardan yaşamaya başladılar. Bu konutlar hakikaten bugün çok büyük tehlike arz ediyor. Kentimiz, ülkemiz bir deprem ülkesidir. Evet, Hiç deprem olmasa böyle zamanla yapılarda Deprem hareketlerinden dolayı kopmalar, çatlamalar, eğilmeler, bükülmeler olabilir. Dolayısıyla belirli olarak bu yapılarda taramalar yapılması lazım. Bu taramaların neticesinde eğer yapının yeri değişmesi gerekiyorsa değiştirilir, yapı yıkılması gerekiyorsa yıkılır. Eğer yapı güçlendirmek istiyorsa güçlendirilir. Bunun periyodik olarak yapılması lazım. Nitekim bu yapılmıyor. Şiddetli depremler yaşıyoruz. Bu şiddetli depremlerin ardında büyük bedeller ödüyoruz” ifadelerine yer verdi.
“HALK DEPREMSELLİĞİ KENDİNE KÜLTÜR EDİNMELİ”
Vatandaşların depremselliği kültür olarak edinmesi gerektiğini ve her an hazırlıklı olmaları gerektiğini söyleyen Atik konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Halk depremselliği kendine kültür edinebilseydi, bu gerçeklikle yaşamayı, kültür edinebilseydi, bu tehlikenin gerçekten farkında olabilseydi. Depreme dönük çalışmaların yapılmasını, kendi programına alan siyasi partiler ve yerel yönetimler başarılı olurdu. Nitekim siyasi partiler bunu bildiği için hiç gündemine almıyorlar. Yakın zamanda seçim olacak, Programlar yavaş yavaş oluşmaya başlıyor, bu programlar içinde deprem yok yani. Merkezi hükümetten, merkezi partilerden böyle bir yaklaşım olmayınca yerelden de bir reaksiyon oluşmuyor. Dolayısıyla belediye ya da belediye yöneticileri kendilerini başta merkezi hükümete ya da merkezi kadrolarla daha sonra da oy topladıkları kesime yarandırmak, sevdirmek ya da sempati toplamak için uğraşıyorlar. Buna da daha görünür şeylerle, daha somut şeylerle, daha ucuz şeylerle yapmaya çalışıyorlar”
“HASARLI BİNALAR YIKILMALI”
2011 yılında meydana gelen deprem sonrası hala aktif tutulan binaların biran önce yıktırılması gerektiğinin altını çizen Atik, “İmar affı geldi, birçok kaçak yapı aklandı ve bu birçok kaçak yapının depreme dayanıklı olması söz konusu değil ve olmayacak. Bunlar olası bir şiddetli bir depremle yıkılacak yapılardır, şu an kaçak yapılarda oturan vatandaşlar var ve belediye buraya oturmasına müsaade ediyor. Soruyorsun diyor ki ben iskan vermemişim. Sadece iskan vermemekle bitmiyor senin görevin, Mühürleyeceksin, kapatacaksın, Gerekirse yıkacaksın yani bunun önlemini almak saydığım etkenlerle mümkündür. Bu gerçekliğimiz olduğu müddetçe bizim depreme karşı bir dayanıklılık, bir bilinç ya da bir direnç oluşturmamız mümkün değil.” Dedi.
“BELEDİYELER TÜM YAPILARI KONTROL ETMELİ”
Yapı denetim mekanizmasının belediyelerde olduğunu ifade eden Atik, tüm belediyelerin bina denetimlerinin yapması gerektiğini belirtti. Atik, “Şimdi bir yapı yapılmadan önce bu yapının projelendirme aşaması var. Bu projelendirmeler bize gelmeden belediyeye gidiyor, yani biz kontrol edemiyoruz, Belediyede nasıl bir kontrol var, o da muamma. Hazırlanan projeleri Kontrol edebilirsek yapılan yanlışlara müdahil olabiliriz. Statik noksanlar olabilir. Açık söylemek gerekirdi. Her statikçi aynı projeyi verilmez. Denetimden dolayı bizlerden özellikle meslek odalarından geçmeden direkt kamu kuruluşuna gidiyor, belediyeye gidiyor. Belediye buraya ruhsat veriyor. Bu ruhsatı verirken kamu kuruluşuna çalışan memurun üzerinde ciddi anlamda siyasi bir baskı oluşuyor. Yani eğer bu kişi yandaş ise memurun maalesef çok hükmü geçerli olmuyor. Vermiyorlar bunun ruhsatını ver adamın başına. Yapı denetimleri daha önce direkt müteahhitte bağlıyken yani ücretleri müteahhit öderken şimdi hapis istemine geçildi. Sistem liyakatli istihdam yaratmıyor. Gidip başında bekleyeceksin. O iş yapılırken tekniğine mühendisliğine projesine uygun yapılıyor mu? Yapılmıyor mu? Gerçekten hakkı veriliyor mu? Verilmiyor mu? Yapıldıktan sonra ilgili müdahaleler gerçekleşiyor mu? Yani bir kompleks süreçtir. Şimdi bunu yapmadığınız zaman o yapının işte statüsüne uygun olduğunu kimse söyleyemez. Bir de bir geleneksel bir işçilik var bizde, Bu işçiliği de aşamıyoruz açıkça söylemek gerekirse. Türkiye'nin tamamında bu iş böyle alışılmış bir yöntem var. Bu yöntemde çalışanlar ısrar ediyor, çünkü biraz daha zorlarsan işçilik zorlaşır, süre de bozar Bu müteahhittin de işine gelmiyor, işi alan taşeronun da işinden gelmiyor, dolayısıyla diyor ki pratik olayım.” Diye konuştu.
“YAPILAR İHMAL EDİLMEMELİ”
Depremlerde gördüğümüz bazı çatlamalar, kırılmalar, özellikle kolum hiç birleşim yerlerinde çoğu yerinde sıkılaştırma yapılması gereken yapılmamış diyen Atik, “Yapı denetim ya unutmuş, ya yaptırmamış. Ya göz ardı edilmiş ya da işte ihmal edilmiş. Bunlar yapılırken bu bütünselliğin sonucu oluşan yapı ayakta duramaz. Bu denetlemenin çok önemli olduğunu söylüyoruz. Bizim ülkede de denetleyeni de denetlemek gerekiyor sanırım. Öyle bir durum oluştu. Gerçekten odalar dışında şu an bir seçenek yok. Depremde bunu gördük yapı denetimleri var. Hakkını verenler de var. Bu yapılan depremlerde yapı denetim yok muydu? Vardı ama kontrollerimiz sonucu şunu gördük, birçok ihmalkârlık vardı.”İfadelerini kullandı.
“OLASI BİR DEPREMDE VAN’DA FELAKET YAŞANIR”
Olası bir deprem felaketinde Hatay’da meydana gelen can kayıpları gibi Van’da da felaketin yaşanabileceğinin altını çizen Atik, “on bir ilimizde deprem gerçekleşti, Bu deprem akabinde yıkılan binalarda incelemeler yapılıyor. Sorumluları gözaltına alınmaya çalışılıyor. Mesela tam bir deprem bölgesidir. Gelin beraber oradaki kurusu inceleyelim. Hangi yapı stoku ne şekilde çalışılmış, ne şekilde projelendirilmiş, ne şekilde kontrol edilmiş, ne şekilde müdahaleler yapılmış, hangisi imar affından geçmiş, hangisi imar affını bekliyor? Hangisinin zemin katlarında kolonlar kesilmiş hangisi konutken dükkan olmuş, yani kullanım amacı değişmiş. Mesele budur. Olası bir depremde Van’da da aynı felaket yaşanır. Sen sonra gideceksin. Bakacaksın ama bu burası yıkılmış. Sorumlusu kim? sonra sorumlunun peşine düş, canlar gittikten sonra bunun bir kıymeti kalmayacak. Yetkililer eğer samimilerse çağrı o yönlüdür. Bakınız biz bu deprem noktalarına gittik hasar tespit çalışmalarına 74 arkadaşla katıldık. Bu çalışmayı gönüllü olarak yaptık. Hiçbir şey beklemeden yaptık, yaşadığımız kent için de bunu yaparız. Toplum içinde bunu yaparız. Biz bu şehri seviyoruz. Burada biz yaşayacağız, ailemiz yaşayacak. Bizden sonra çocuklarımızı da yaşayacak. Bu duyguyla, bu umutla yaşıyoruz. Deprem kültürüyle yaşamak zorundayız. Deprem kültürünü yerleştirmek zorundayız, depremin var olabileceğini ve baş edemeyeceğimizin gerçekliğini toplumun anlaması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
“VAN’IN KALBİNDEN FAY HATTI GEÇİYOR”
Van’ın en işlek ve vatandaşların daha çok tercih ettiği iskele caddesi üzerinden risk barındıran bir deprem fay hattının geçtiğini söyleyen Atik, “Naci Görür hoca bana geldi, Van’da yaptığı açıklamada 2011 depreminin tetiklediği yeni bir fay hattınız var dedi. Ve bu fay hattı şehrin merkezinden geçiyor dedi, bu fay hattında açığa çıkacak bir deprem yedi ve üzeri bir şiddetle o gerçekleşecektir. Bu şiddetle gerçekleşen bir depreme maalesef ilimiz yerle bir olacak. Deprem bilimci, deprem uzmanı bir vatandaş memleketimize gelmiş. Biz getirmişiz yani dar bütçelerimiz ancak böyle bir program oluşturmuşuz. Bunu hem topluma, hem ilgili kamu kuruluşlarına, hem odalara, hem söyleyip davet ediyorduk katılmaları için ama kimse katılmadı. İnsanlara nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu göstermek için böyle bir çalışma yaptık ama ciddiye alınmadı maalesef. Bu fay hattı bu şehrin merkezinden geçiyor. Şehrin o merkezinde o bölgesinde imar planları hazırlanıyor. Kamulaşmaya verilecek, konutlar yapılacak, fay hattı üzerinde. Bu direk felakete davetiyedir. Direkt ölüme davetiyedir. Faciadan başka hiçbir şey değil. Bunu kimse gündemine almayacak. Biliyorum çünkü o bölge dediğim bölge İskele Caddesi'dir. Gelişen bir bölgedir aynı zamanda gelişmeye de müsait görülüyor çünkü göle yakındır çünkü lokasyonu iyi bir yerdedir. Merkeze de yakındır, pahalıdır, konudur da pahalıdır.” Diye konuştu.
“OLASI BİR DEPREMDE ENKAZ AYLARCA KALACAK”
Van’da meydana gelebilecek bir depremin büyük facialara yol açacağını belirten Atik, “Diyorlar ki yıkımın en fazla olduğu yer Hatay'dır. En azından duyumlardan biliyoruz, açıklamalardan biliyoruz. Hatay düzeyinde bir yıkımla karşı karşıya kalacağız ve o bölgede o yapılaşma modeliyle nasıl ki bugün Hatay'a girilmediyse oralarda girilmeyeceklerdir, hiç kimse bir şey yapamayacak, günlerce beklenecek, insanlar ölecek ve sonra gidecekler. Sonra gidecekler, yapılardan kusur vardı, sorumsuzluk vardı diyecek müteahhit tutuklayacak ama Kıymeti yok. Yani depremden önce yetkililere buradan seslenmiş olalım, çağrıda bulunmuş olalım gelsinler, kentimizle ilgili yapı stokumuzla alakalı beraber bir çalışma yapalım. Bir çalıştay yürütelim, bu çalıştayın sonucunda bir tarama yapalım. Kentimizde fay hatlarımız nerelerden geçiyor? Bu fay hatların ne türlü şiddet ortaya çıkarabilir, Bunlar tamamıyla her bilimle alakalı bir çalışmadır. Ondan sonra mevcut yapıları inceleyelim, tarayalım. Dönüşenler var mı, kaçak yapılar var mı, kaçak kat atanlar var mı, imardan, imar affından geçenler var mı? 2011 depreminde hasar gördüğü halde ihmal edilen göz ardı edilen bina var mı var mı? Yok mu? Tespit edelim. Bu çok zor bir şey değil. Aslında bir deprem felaketinden sonra yapacak müdahalenin emin olun ki yüzde üçü dördüdür Bu saydığım müdahale. Evet. Bu kadar mümkünken, bu kadar kolayken bunu yapmayı umut ediyorum.”Şeklinde konuştu.
Kaynak: YENİDOĞU GAZETESİ
Yorum yazarak Yeni Doğu Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Doğu Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Doğu Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Doğu Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeni Doğu Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Doğu Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Doğu Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Doğu Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.