Geleneksel olarak her Ramazan ayında gerçekleştirilen iftar programına Köklü Değişim Van Temsilcisi Okan Öztürkçü, İlahiyatçı-Yazar, Abdullah İmamoğlu’nun yanı sıra siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri çok sayıda davetli katıldı.İmamoğlu konuşmasının devamında “Enkazdan çıkarıldığımda gökten boşalırcasına yağmur yağıyordu. Bir kez daha Yarabbi yerin de, göğün de sahibi sensin dedim. Dolayısıyla Kur’an ayetlerinin bizlere nasihatleri var ama çevremizde bir devenin hörgücünde bile kevni ayetler var. Depreme de bunlardan bir tanesiydi. Biz de bu saikle aslında deprem nasihat zamanı olsun dedik. Ramazan iliklerimize kadar acizliğimizi hissettiğimiz bir ay olsun istedik. Van benim her zaman ikinci memleketimdir. Van’ı çok seviyorum. Vanlılardan çok şey öğrendiğimi de biliyorum. Yine deprem bölgesine gittim ve şifa buldum. Adıyaman’a, Antakya’ya ve Kahramanmaraş’a gittim. Birçok enkazın başına gittim. Deprem bölgesinde bir bina yan yatmıştı ama dik duruyordu. Ev demek için bin şahit gerekiyordu. Üzerinde bir tane satılık yazısı sallanıyordu. Ciltlerce dolusu kitap okusam bu kadar etkilenmezdim. Belki o mülkün sahibi, o evi satıp bir gün sonra başka bir şey yapacaktı. Planları vardı. O mülkün sahibi olduğu düşüncesiyle başını yastığa koymuştu. Ama Allah öyle değil dedi. Deprem bölgesi 2 milyon göç verdi. Dolayısıyla bir şeyi nasihat edeceksek, bu Kur’an ayeti de olabilir, kevni ayetlerde olabilir. Allah bize gerek Kur’an, gerek kevni ayetlerinden hakkıyla nasiplenebilmeyi, nasihat almayı nasip eylesin. Bununla birlikte 'Ramazan Nasihat Zamanı' mottosunu belirlerken, Peygamber efendimizin şu hadisi aklımıza geldi; Din nasihattir. Allah’a nasihattir. Kitabına nasihattir. Peygamberine nasihattir. Müslümanların idarecilerine nasihattir ve Müslümanların tamamına nasihattir” diye konuştu."HAYATIMIZDA KUR'AN EGEMEN DEĞİLSE, HİÇ KİMSE KUR'AN SAMİMİYETİNDEN BAHSETMESİN"Allah'a kullukta samimiyetin önemine vurgu yapan İmamoğlu, "Dilin Allah Azze ve Celle'nin kelimeyi tevhidini terennüm ediyorken, diğer tarafta faiz kuyruğunda bekliyorsan, bu Allah'a karşı nasihat değildir. Bu Allah'a karşı samimiyet değildir. Mescid-i Aksa mezalimi başlamadan önce Türkiye'nin en aktüel konularından biri seccade konusuydu. Türkiye'nin gündemini ters- düz etti. Seccade basıldığında feveran ettiğimiz kadar Âlemlerin Rabbi olan Allah Azze ve Celle'nin hükümleri ayaklar altında feveran etmiyorsa, bu Allah'a karşı kullukta samimiyet değildir. Faiz Kur'an'ın ahkâmındandır. Sen seccadenin üzerine basıldığında feveran ediyorsun da, Resullulah'ın ayakların altına alınması gerektiğini söylediği faizi de, seccadeyi çiğnendiğindeki tepkiyi göstermiyorsan ya da buna karşı bir duruşun olmuyorsa, ya da diğer taraftan vadeli mevduatta kuyrukta bekliyorsan, sen Allah'ın kitabına karşı samimi değilsin. Çünkü samimiyet, Allah'ın emirlerine karşı içtenlikle olmaktır. Her şeyi ona adamak demektir. Allah'a karşı samimiyet, kitabına karşı samimiyet böyle olmalıdır. Bu Kur'an sadece tilavet edilmesi için mi var? Kur'an'a karşı samimi olmak isteyen, tilavetinde olduğu gibi ahkâmını yeryüzünde bir devletin eliyle ikame etmesinde de samimi olacak. Allah Azze ve Celle, insanlar arasında tatbik edesin diye gönderdik sana Kur'an diyor. Ama bugün hayatımızda bir nizam, bir düstur, bir hayat kaynağı olarak Kur'an egemen değilse, hiç kimse Kur'an samimiyetinden bahsetmesin" ifadelerini kullandı."RESULLULAH'A SAMİMİYET, SADECE ADINI DUYDUĞUMUZDA SALAVAT GETİRMEK DEĞİLDİR"Türkiye'de 1,8 milyar litre içkinin tüketildiğini söyleyen İmamoğlu, "Bugün faiz ayetlerini okurken, faiz kuyruğunda bekliyoruz. İçki ayetlerini tilavet ediyoruz, ama Türkiye'de 1,8 milyar litre içki tüketiliyor. Eğer içki içene söyleyecek sözümüz olduğu kadar, içkinin tüketilmesine ruhsat verenlere söyleyecek sözümüz yoksa, hiç kimse burada Allah'a kullukta samimiyetten bahsetmesin. Resullulah'a samimiyet sadece adını duyduğumuzda salavat getirip de, ayaklar altına aldığı faizi dünya gerçeği yapmak değildir. Yâda sadece onun komşu hukukuna ilişkin sünnetine itibar edip, diğer taraflarda bir devleti kurmuş Mekke'den Medine'ye yürüyerek adına da İslam devleti demiş, onu bu konuda ihmal edersen bu peygambere samimiyet değildir. Bugün din nasihat ise, dinin bir gereği olarak zulüm, fısık, fücur, bununla hükmedenlere karşı söyleyecek bir sözümüz olmalı" şeklinde konuştu. "MESCİD-İ AKSA SALDIRILARI, ANCAK KENDİ CİNSİNDEN BİR KARŞILIKLA SONLANIR"Kılınan akşam namazının ardından davetliler yeniden içilen çaylar eşliğinde sohbet etti. Yazar İmamoğlu, İsrail polisinin Müslümanların kutsal mekânı ve ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'ya saldırılarının kabul edilemez olduğunu, saldırılara kınamanın da yetersiz olduğunu ifade etti. Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırılar devam ederken, yöneticilerin sadece kınadığını ifade eden İmamoğlu, "Biz diyoruz ki bu saldırılara karşı aynı kuvvetle karşılık verilmeli. Bakın bunlar Mescid-i Aksa'yı nasıl işgal etti. Rica ederek mi buraya girdiler. Vallahi hayır. Güçle girdiler. Bizim ordumuz yok, ama ordu sahiplerini göreve çağırabiliriz. Bu iş misvak kullanmakla olmuyor. Ben de misvak kullanan biri olarak söylüyorum. Evinizde bir yangın çıktığında, kalkıp teheccüd namazı mı kılıyorsunuz? Ev yanarken, onu söndürmek için çabalarız. Bakın bu saldırılar yine söylüyorum kınamakla sonlanmaz. Bu işgali sonlandırabilecek bir kuvvetimiz yok. Bizim sorumluluğumuz, ordu sahiplerini göreve davet etmektir. Köklü Değişim'in cümlelerine bakın, biz diyoruz ki 'Ordu Aksa'ya'. Kudüs toprakları Yahudilerle işgal edilirken, güçlü işgal edildi. Problemin çözümü cinsinden olmasından alakalıdır" diye konuştu. Daha sonra söz alan Köklü Değişim Van Temsilcisi Okan Öztürkçü ise katılımlarından dolayı Yazar İmamoğlu başta olmak üzere tüm davetlilere teşekkür etti. vanhaber