Van’da Sigara Kokusunun Yerini ‘Tarçın Çayı’ Kokusu Alıyor Van’da Sigara Kokusunun Yerini ‘Tarçın Çayı’ Kokusu Alıyor
DEM Parti Demokratik Yerel Yönetimler Çalıştayı’nda konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, kentlerde Kürtçe yazılan trafik uyarı yazılarının silinmesine tepki göstererek, “Pêşî peya yazısını sildiler ya; onlar atlı gelmişti, ancak söz olsun ki onları yaya göndereceğiz” dedi. Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal, değerlerine yönelik saldırılara karşı daha güçlü bir duruş sergileyeceklerini belirtirken, Eşbaşkan Abdullah Zeydan ise, yönelimlere karşı çalışmalarını arttırarak devam edeceklerini söyledi.Van’ın Edremit ilçesinde düzenlenen iki gün süren DEM Parti Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Çalıştayı’nın ardından, tüm belediye eşbaşkanlarının katılımıyla “Demokratik Yerel Yönetimler Çalıştayı” da başladı. İki gün sürecek olan Çalıştaya, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğlulları ve Tuncer Bakırhan, DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Neslihan Şedal ve Abdullah Zeydan, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanları Serra Bucak ve Doğan Hatun, Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanları Devrim Demir ve Ahmet Türk, bir süre önce cezaevinden tahliye olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Siyasetçi Sebahat Tuncel, eski belediye başkanlarından Çağlar Demirel, DEM Parti milletvekilleri ve tüm il, ilçe ve belde belediye eşbaşkanları katıldı.‘Saldırılara karşı direniyoruz’“Örgütlü Toplumla Demokratik Yerel Yönetimlere Doğru” sloganıyla yapılan çalıştayın açılış konuşmasını yapan Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Neslihan Şedal, önemli bir seçim sürecini geride bıraktıklarını belirterek, “Bu seçimler biçim için kolay olmadı ve büyük bir direnişle başarı elde ettik. Ancak secimden sonra belediyelerimize saldırı oldu. Halkımıza yönelik değerlerimize saldırılar sürüyor. Yine yerel yönetim çalışmalarımıza yönelik de saldırılar var. Ancak bizlerin de buna karşı gösterdiği bir direniş var. Benzer bir saldırı dalgası Kürt diline, kültürüne yönelik devam ediyor. Kentlerde yollara yazılan trafik uyarı yazılarına dahi tahammül edilmiyor” dedi. Bugün Êzidî halkına yönelik 73’üncü fermanının yıldönümü olduğunu hatırlatan Şedal, “Êzidî halkı kadim bir tarih ve kültüre sahiptirler. Bu kültürde eşitlik ve demokrasi olduğu için bu saldırılar oluyor. Êzidî halkımızın hayata geçirmek istediği bu ilkeleri kentlerimizde de çok dilli, çok kültürlü bir anlayışla yürüteceğiz. Bu çalıştay özgür ve demokratik bir yaşamın inşasına vesile olsun” diye konuştu.Eşbaşkanlık sistemiyle yakalanan ivmeye de değinen Şedal, Eşbaşkanlık sisteminin toplumsal değerlere bir geri dönüş olduğunu sözlerine ekledi. Şedal ayrıca, halen cezaevlerinde tutulan belediye eşbaşkanları ve siyasetçileri de anarak, mücadelelerini selamladı.‘Halkımızın hak ettiği hizmetleri yapacağız’Daha sonra konuşan Eşbaşkan Abdullah Zeydan ise, Van halkının seçimde büyük bir direniş göstererek, demokrasi ve özgürlük konusunda tavrını net bir şekilde ortaya koyduğunu belirterek, “Bu çalıştayın burada yapılması çok önemlidir. Büyük başarıların büyük sorumlulukları olur. Biz bunun farkındayız. Tüm tehditlere rağmen halkımız fedakarlığını yerine getirmiştir. Biz de halkımızın hak ettiği hizmetleri yerine getireceğiz. Demokratik ulus paradigmamızı kentlerimizde hayata geçirmek istiyoruz. Kentlerimizde kayyımların yarattığı çok ağır tahribatlar var ama biz bunun arkasına sığınmıyor ve bunun üstesinden geleceğimizi biliyoruz. Kayyım demek sadece mali yıkım yaratmak değil, aynı zamanda asimilasyon ve halklara yönelik tahribatlarıdır. Kayyımlar tarihimizi, kültürümüzü ve bütün değerlerimizi talan etmek üzerine kurulmuştu. Bizler de buna karşı bu değerlere sahip çıkarak bunun üstesinden gelebiliriz. Kayyım zihniyetine en iyi cevabı vermek halka en iyi hizmeti sunmaktır. Ortak ve toplumsal akılla halkımıza en iyi hizmeti sunacağız. Bizler her zaman küllerinden doğmayı başarmış bir hareketiz. Bugün de bunu başaracak güce ve kudrete sahibiz” diye konuştu.‘Daha fazla çalışmamız gerekiyor’Çok dilli belediyecilik kapsamında yapılan çalışmalara yönelik saldırılar gerçekleştiğini hatırlatan Zeydan, tüm bu yönelimlere rağmen çok dilli belediyecilik çalışmalarını sürdüreceklerini dile getirdi. Son süreçte iktidarın yaratmak istediği algının “yönetemiyorlar” biçiminde bir algı olduğunu kaydeden Zeydan, “Biz halkımızla birlikte bu algılara karşı bir duruş sergiliyoruz. Halkımız elbette bunlara inanmıyor. Ancak yine de bu algı yaratma girişimlerine karşı hepimizin daha fazla çalışması gerekiyor” dedi. Van’da kayyımların yarattığı tahribatlara değinen Zeydan, şöyle devam etti: “Van Büyükşehir Belediyesi kayyımı bizlere 9 milyarlık borç bıraktı. Belediyede büyük bir tahribat yaratmışlar. Ancak bu tahribatlara rağmen önemli çalışmalara imza attık. Sosyal belediyecilik alanında olsun, halkın temel ihtiyaçlarını karşılama olsun, kültür sanat, turizm, tarım, üretim alanında olsun, önemli çalışmalara imza attık. Daha yapmamız gereken çok şey var elbette. Buradan ortaya çıkacak ortak akılla, yine bizlerin birbirine olan dayanışmasıyla önümüze koyduğumuz çalışmaları hayata geçireceğiz.”Atlı geldiniz, sizi yaya göndereceğiz’ Daha sonra konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Êzidî katliamını kınayarak konuşmasını başladı. 31 Mart’ta çok önemli bir başarı elde ederek, 78 belediye kazandıklarını söyleyen Bakırhan, “Bir pusu iktidarı ile karşı karşıyayız. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir uygulama olmaz. Bu pusu iktidarı Van’da aynı yöntemi denediler ama halkın iradesiyle karşılaştı. Van’dan halkın direnişinden ders çıkarmayanlar bu kez Hakkari’de bu pusuyu kurdular. Bu nasıl bir hukuk, belediye başkanın daha mahkemesi olmamış ama karar açıklanmadan kayyım atıyorlar. Hukuk, adalet, Kürt düşmanlığınız batsın. Daha da beter olun. Umarız bu karardan vazgeçerler ve halkın iradesi tekrar iade edilir. Hakkari için hiç durmadık ve durmayacağız. Sadece kayyım ataması yok binbir türlü kötülük yapıyorlar. Her şeyi yaptılar şimdi sıra trafik akışını kolaylaştırmak için yapılan yazıya geldi. Her akşam sanki ülkede darbe oluyormuş gibi o yazıları siliyorlar. Bu iktidarın iyi olma şansı yoktur. Kürt düşmanlığına son verin. Söz olsun ki; hun sûwar hatin emê we peya bişeynin (Atlı geldiniz sizi yaya göndereceğiz). Bence o yazının yerine ‘önce insan olun’ yazısı yazılsın” diye konuştu.‘Davul gördüğünüz her yerde daha güçlü halay çekelim’İktidarın uygulamalarına değinen Bakırhan, “Bunlar da insanlık ve adalet yok. Şimdi halaylara taktılar. Kürdün kendi geleneksel giysileriyle çekmiş olduğu halaylara katılanları tutukluyorlar, işkence ediyorlar, dövüyorlar, çırılçıplak soyup Hakkari’nin dört bir merkezine birer birer bırakıyorlar. Uygulamadıkları vahşet yok. Bunların uyguladıklarının adı faşizmdir, ırkçılıktır. Burada insanlık yok, burada adalet yok. İnandıkları dine de uygun bir yaklaşım değil. Eşbaşkanlarımıza da büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Bu yasaklamalar karşısında daha fazla halaylarımızı, dilimizi, kültürümüzü sahipleneceğiz. Belediye olanaklarıyla bunları yaşatmak için, büyütmek için elimizden gelen bütün çabayı ortaya koyacağız. Burada halkımıza ve sizlere çağrım şudur, davul gördüğünüz her yede daha güçlü, daha kitlesel halaylar çekelim. Davul olmayan yerde de kapıları, tenekeleri tıklatarak halay çekin. Onlar neden rahatsız olursa en güçlü şekilde onların gözü önünde yapmakta yarar var” diye konuştu.‘Hayvan yasasını uygulamayacağız’Kısa bir süre önce meclisten çıkan hayvanların uyutulmasına ilişkin yasa hakkında konuşan Bakırhan, “Sadece Kürde düşman değiller, doğaya düşmanlar, halaya düşmanlar, Kürtçe iki kelimeye düşmanlar, sembollerimizin cadde ve sokaklara verilmesine düşmanlar. Bu yetmedi bir de hayvanlara düşmanlar. Keşke sadece bize düşman olsaydılar. Hayvanları katletme yasasını mecliste kavgayla gürültüyle geçirdiler. Buradan sizlere çağrımdır, biz bu yasayı tanımayacağız, uygulamayacağız. Kentler, sokaklar, caddeler ne kadar insanlarınsa o kadar diğer canlıların, köpeklerin ve kedilerindir. Köpek ve kedileri cadde ve sokaklardan toplatıp izolasyon altındaki o ölüm kamplarına kesinlikle koymayacağız. Ben eminim ki bu konuda yaratıcı uygulamalar bularak Türkiye’de de örnek bir uygulamaya imza atacaklardır. Canlıların da kent hakkı vardır. Partimizin ve yerel yönetimlerimizin bu konudaki politikası çok nettir. Yasayı tanımıyoruz, uygulamayacağız” dedi.‘Kayyımlar belediyeleri borç batağına düşürdü’Belediye borçlarının tahsili ve tasarruf genelgesine ilişkin de konuşan Bakırhan, şöyle devam etti: “AKP belediyelerde iktidarken borçlar tahsil edilmiyordu. Kayyımlar belediyelerimizi gasp ettiği zaman borç kesintisi yoktu. Recep Tayyip Erdoğan borçların tahsili için ‘ne gerekiyorsa yapılmalı’ diyor. Peki, o zaman 8 yıldır belediyelerin kasalarını boşaltan, çalıp çırpan, belediyeleri borç batağına düşüren kayyımların borçları ne olacak? Bence önce Erdoğan saray bütçesinden kayyımların çaldığı çarptığı yolsuzluk yaptığı borçları ödesin, biz de daha sonra gerçek anlamda hizmete ayrılmak üzere alınmış belediye borçlarını ödeyelim. Van Belediyesi’nin 2016’da 380 milyon borcu vardı, şimdi 9 milyar borcu var. Yani 20-25 kat daha fazla bir borç. Amed Belediyesi’nin borcu 3,5 milyar olmuş. Benim de belediye eşbaşkanlığı yaptığım Siirt’in 2016’da biz tutuklandıktan sonraki borcu 45 milyondu şimdi 450 milyon, yani 10 kat. Emin olun bu kadar borç farkına rağmen gözle görülür bir hizmet ve insanların nefes aldığı kentler ortada yok. Bu borçlar büyük oranda usulsüzlük ve yolsuzlukla kent halkından çalınmış ve gasp edilmiştir.”‘Tasarruf genelgesine rağmen hizmeti sürdürün’Belediye eşbaşkanlarına tasarruf tedbirlerinin arkasına sığınmadan hizmet yapma çağrısı yapan Bakırhan, “Bir de tasarruf genelgesi çıkardılar. Belediyeler çalışmasın diye yaptılar. Saray’da tasarruf yok ama belediyelerde tasarruf kararı alıyorlar. Siz de tasarruf tedbirlerin arkasına sığınmayın ve halkımıza hizmete devam edin” diye konuştu.Demokratik, şeffaf, toplumcu bir belediyecilik anlayışını hayata geçirmeye çalıştıklarını söyleyen Bakırhan, şunları söyledi: “Fakat bizim karşımızda merkeziyetçi sistemler var. Dünyanın neresinden olursa olsun merkeziyetçi sistemlerin tamamında yolsuzluk, hırsızlık var, israf var. Bu sadece Türkiye için geçerli değil, dünyanın neresine bakarsanız bakın ademi merkeziyetçi bir anlayışla yönetilen bütün ülkelerde demokrasi var, halkın hakkını hukukunu korumak var. belediye kaynaklarını doğru hizmete harcamak var. Ama Türkiye gibi merkeziyetçi tek adamın yönettiği ülkelerde hırsızlık var, yolsuzluk var, demokrasi yok, özgürlük yok, farklılıklar yok, diğer canlıların hakkı yok, doğa hakkı yok talan var. Tam da biz merkeziyetçi mantıkla yıllardır mücadele ediyoruz. Eminim Türkiye hırsızlıktan, israftan, yolsuzluktan kurtularak daha demokratik, barışçıl, bir arada yaşama kültürüne ulaşır. Bunun için mücadele ediyoruz. 5393 sayılı kanunun 45. maddesindeki kayyım atayan ek madde acilen kaldırılmalıdır. Artık bu gaspa son verilmelidir. 21. yüzyılda biz şunu tekrar ediyoruz ki defalarca söyledik. Kürtlere statü, herkesin eşit yurttaş hakkını tanıyan bir Türkiyeliliğin dışında bugüne kadar hükümetlerin uyguladığı hiçbir politika dikiş tutmadı. Bu tekçi anlayış 40 yıldır bu ülkenin ekonomisini, bu ülkenin zamanı, bu ülkenin enerjisini yok etmek için asimile etmek için, tekleştirmek için kullandı başarılı olamadı. Kürtler için statü, herkesin eşit haklarını tanıyan bir Türkiyelilik Türkiye ve tüm halklar için de kurtuluştur.”‘Merkezden beklemeyin, özgücünüze dayanın’Geleneklerinde tasarruf tedbirlerine, merkezden bekleyen bir anlayışın olmadığını söyleyen Bakırhan, “Biz demokratik bir yaşamı inşa etmek için mücadele ediyoruz. Bu inşanın da yerelde halkla birlikte mevcut kaynaklarla birlikte yapılabileceğine inanıyoruz. O nedenle lütfen merkezden beklemeyin, zaten merkez engellemeye çalışıyor, merkez kısmaya çalışıyor. Merkez elimizdeki yerel yönetimleri almaya ve gasp etmeye çalışıyor. Kendi öz kaynaklarınmıza, öz gücünüze, kent dinamiklerine güvenerek bu olanaklarla en iyi hizmeti üretmek için bir çaba içerisinde olmanız gerekiyor. Bunun için de yapılacak çok şey var ama 5 tane önemli başlığı sizlerle paylaşacağım. Bir; temel belediyecilik hizmetleri zaten. Bizim görevimizdir. Bunu eksiksiz bir şekilde yerine getireceğiz. Sadece bununla yetinmeyeceğiz. Kaldırım yaptık, yolu yaptık, ağaç ektik tabi ki bunlar belediyelerin temel görevleridir. İki; ciddi bir ekonomik kriz var. Özellikle Kürdistan’da ciddi bir yoksulluk var. İnsanlar geçim sıkıntısı yaşıyorlar. Onun için belediyenin olanaklarını kaynaklarını en başta emekçilere yoksullara ezinlenlere aş iş bulamayanlara barınamayanlara bugüne kadar hizmet almamış bölgelere harcayacağız. Ordan başlatacağız. Yani yoksulları koruyacağız, yoksullarla dayanışacağız. Kentlerimizde ekmeğe aşa muhtaç insan bırakmamak için elimizden gelen herşeyi ortaya koyacağız” dedi.‘Makam odalarının dışına çıkın’Kayyımların yok etmeye çalıştığı her şeyi yeniden canlandıracaklarını söyleyen Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dilimizi kültürümüzü yeniden canlandıracağız. Bu çok önemlidir. Bunun için belediyelerin olanakları var. Dilimize kültürümüze katkı sunacak etkinlikler festivaller yapmalıyız. Dilimizi kültürümüze sahip çıkacak eylem ve etkinlikleri artırarak devam ettireceğiz. Dördüncüsü yerel demokrasiye hayata geçireceğiz. Merkezi hükümetin yaklaşımını biliyoruz, bunun arkasına sığınmadan yönettiğimiz kentlerde halkımızın emeklilerin kadınların katılımını esas alan, karar süreçlerinde onları merkez bir dinamik olarak gören, onlarla paylaşan tartışan, onlarla birlikte kararları hayata geçiren bir yöntemi önümüze koymalıyız. Bütün işleri yaparken halkla temas çok önemlidir. Belediye binalarına kapanmak gerekiyor, teknik işleri çok girmemek gerekiyor. Belediyede zaten bir yönetim var. Bizi engelleyecekler, kaynaklarımızı kısacaklar, bölgede Kürt halkına bunlar yönetiyor hizmet getiremiyor dedirtmek için ellerinden gelen bin bir türlü engelli ortaya koyacaklardır. Bizim işimiz bu engelleri aşmaktır. Bu mücadele kendiliğinden gelerek var olmadı. 3-5 insanın bir araya gelerek bugünlere getirdiği, bırakın Kürdistan'daki seçimleri, Türkiye’deki seçimlerde denge olduğunu, yanında durduğu gücü iktidar yapan, kazandıran devasa bir güce ulaşmış bir gelenekten bahsediyoruz. Edip Solmaz Batman’da devletin baskıları var diye makamına kapanmadı. Halkın içindeydi, halkla birlikte çalışıyordu. Terzi Fikri’nin belediye bütçesi yoktu kazma kürekle halkla birlikte kanal kazıyordu. Bunu yapacağınıza inanıyorum.”Bakırhan’ın konuşmasının ardından ara verilen çalıştay, sunum ve tartışmalarla devam etti.

Kaynak: Haber Bülteni