Van’da son günlerde gündemden bir türlü düşürülemeyen ve neredeyse yarış haline getirilen aşiret düğünlerinde ki takı merasimleri, halaylar, taziye yemekleri gibi gelenekler Dezenformasyona uğrayarak değişmeye devam ederken zenginler daha zengin fakirler ise daha çok fakirleşiyor.
Gayri safi hasılada 81’inci sırada yer alan Van, TÜİK’in açıkladığı ‘Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistiklerinde de son sıralarda yer alırken Van’da son günlerde sık sık gündem olan Aşiret Düğünlerine takılan takı paraları şova dönüştü. Gayri safi hasılada 81’inci sırada yer alan Van, TÜİK’in açıkladığı ‘Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistiklerinde de son sıralarda yer alırken Aşiret düğünlerine takılan takılar milyonları aşarak ülke gündeminde konuşuluyor.
Sınır kenti ve turizm potansiyeli yüksek olmasına rağmen ekonomik düzeyde istenilen seviyeye çıkamayan Van’da yaşam koşulları zorlaşıyor. TÜİK’in açıkladığı ‘Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri’ kentin içler acısı durumu bir kez daha gözler önüne sererken Van’da son yıllarda gerçekleşen aşiret düğünlerine takılan takılar milyon liraları aşıyor, yarış haline gelen ve şova dönüşen düğünlerle ilgili aşiret liderlerine çağrıda bulunan Van’ın tanınan isimlerinden biri olan Şemsettin Bozkurt vatandaşların ve aşiretlerin daha dikkatli davranması gerektiğini söyledi.
Kürtler İçin Anneler, Dengbêjler, Düğün ve Taziyeler Ne Anlam İfade Ediyor?
Son günlerde gündeme gelen halay alışkanlıkları ve getirdiği tepkilerin nedenlerinden söz eden Bozkurt, “Kürtler, dünyanın dört bir yanına yayılmış ve dünyanın en büyük devletsiz halkı olarak bilinir. Bu halk, dünyanın neresinde olursa olsun, aynı anda halaya ve harekete geçebilecek yegâne topluluktur. Ancak, devleti ve herhangi bir statüsü olmayan bir halk, asırlar boyunca nasıl kendi kimliğini ve kültürünü koruyarak günümüze kadar getirebilmiştir? İşte asıl sorulması gereken sorular bunlardır. Bu sorular arasında en önemlisi, Kürt anneleri ve Dengbêjlerdir. Aslında, anneler ile Dengbêjleri birbirinden ayırmak zordur. Çünkü birisi, çocuklarıyla kendi anadilini konuşurken, diğeri ise kendi anadilinde nesilden nesile aktarılan stran-klamları dillendirir. Anneler ile Dengbêjler, yaşadıkları her yerde ve ülkede asimilasyondan en az etkilenen insanlardır. Bu bireysel direnişler, Kürtlerin varlıklarını bu iki kesime borçlu olmalarını sağlar” dedi.
“ZENGİNE YEMEK VAR AMA FAKİRE YOK”
Taziye yemeklerinin bir çok aşirette yasaklandığını ama maddi durumu yerinde olanların bu geleneğe devam ettiklerini belirten Bozkurt, “Düğün ve taziyeler ise asimilasyondan en az etkilenen toplumsal kültürlerdir. Bu etkinlikler, Kürtlerin bir arada kalmasını sağlayan ve onların dayanışma duygularını artıran en önemli kültürel direnişlerdir. Düğünlerdeki halay, yeme, içme, takı, dayanışma ve yardımlaşma kültürü çok kıymetli ve önemlidir. Benzer şekilde, taziyelerdeki topluca cenaze kaldırma, baş sağlığı dileme, taziye sahiplerinin acılarını paylaşma ve yeme içme masraflarını imece usulü ile karşılama gibi gelenekler de çok önemlidir. Bu gelenekler, Kürtler için bir varlık ve yokluk meselesidir. Bu iki kültür, Kürtleri bir arada tutan ve dayanışma içerisinde olmalarını sağlayan çok önemli toplumsal değerlerdir. Zaman zaman bu kültürlere karşı bilinçli ya da bilinçsizce saldırılar gerçekleşir. Ancak, bilinçli Kürtlerin, bu saldırıların önüne geçmesi gerekmektedir. Çünkü bu dayanışma kültürleri ortadan kaldırıldığında, Kürt kültürü büyük bir yara alacaktır” diye konuştu.
Kültür kaybı birçok kaybı getirecek
Son zamanlarda Van’da ciddi bir kültür kaybı yaşandığının altını çizen Bozkurt, “Son dönemlerde, Kürtlerin taziye yemekleri ve düğün takıları sıkça tartışma konusu olmaktadır. Bu tartışmaların iyi niyetli olmadığını düşünüyorum. Günün sonunda Kürtlerin bu işten zararlı çıkmaması için dikkatli olunmalıdır. Evet, düğünlerdeki aşırı gösteriş ve lüks takı merasimlerinden kaçınılmalıdır. Dayanışma yönü ön plana çıkarılmalı ve imece usulü ile kapalı zarf sistemi ile takı işleri devam etmelidir. Aynı şekilde, taziyelerdeki yeme içme işleri de imece usulü ile yakın çevre, dost ve akrabalar tarafından toplanmalı ve ödenmelidir. Bu iki kültürün devamı, Kürtlerin kültürel varlığını sürdürmesi açısından hayati önemdedir. Ancak burada daha büyük bir tehlikeye dikkat çekmek istiyorum. Düğünlerdeki gösterişe karşı verilen tepkilerin, aşiret derneklerine de gösterilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, bu durum, düğün ve taziye kültürünün ortadan kalkmasına yol açabilir. Sonuç olarak, mezarlıklarda herkes bir Fatiha okuyup dağılacak, düğün ve taziye işlerinde ise aşiret dernekleri ön plana çıkarılacak. Parası olanlar düğün yapabilecek, olmayanlar ise bekar kalacaklar. Taziyelerde de benzer bir durum yaşanacak; parası olanlar taziye yemeği verebilecek, olmayanlar ise acılarıyla baş başa kalacaklar. Sonuç olarak, Kürtler bu kültürlerini kaybederlerse, çok ciddi bir kayıpla karşı karşıya kalacaklardır” şeklinde konuştu.