Kartal Yuvası ışıl ışıl yanıyor Kartal Yuvası ışıl ışıl yanıyor
Değer Otizm Derneği, 2015 yılında Hatice Şule Gökırmak öncülüğünde gönüllülerden oluşan bir ekip tarafından, otizm spektrum bozukluğu olan çocuklara ve ailelerine destek amacıyla kurulan bir dernektir. Geçtiğimiz günlerde kaybedilen Narin’in anısını yaşatmak için Başkan Hatice Şule Gökırmak, derneğin okulundaki bir sınıfa onun adını vererek anlamlı bir adım attı.Narin’in Saflığı ve Işığıyla Anılacak Bir Sınıf Başkan Hatice Şule Gökırmak ve yönetim kurulu, Narin’in saf, içten ve zarif kişiliğinin herkesin kalbinde derin izler bıraktığını ifade ederek, onun ismiyle anılacak olan bu sınıfın, öğrencilere sevgi, şefkat ve umut dolu bir ortam sunacağını vurguladı. Narin’in hatırası, bu sınıf sayesinde yaşatılacak ve geleceğe bir ışık olacak.Başkan Hatice Şule Gökırmak, Narin’in kaybıyla ilgili derin acısını şu ifadelerle dile getirdi:“Acının da renkleri var. Dalgalı, koyu, hafif, geçici, ağır, geçmeyecekmiş gibi, fırtınalı, balçık gibi, bataklık gibi. Narin’in fotoğraflarına ve videolarına defalarca, her baktığımda kemiklerime kadar ağır ve çamurdan öte bir acı hissettim. Nasıl çamurdan öte? Bataklık gibi mi? Evet. Kendimi, kendime sorular sorarken yakalıyorum. Evet! Duyarlıyım. Evet! Dünyanın tüm çocuklarına zaafım var. Kendi ikiz kızlarım ile yetinmeyip, ülkemde hem dernek kurup, hem özel eğitime sahip çıkıp her yerde insanlara dokunmaya doyamıyorum. Üşenmiyorum gocunmuyorum. Hassas noktam çocuklar.Peki ama… Ülkemde ilk çocuk ölümü değil bu. Leyla bebekte de çok ama çok üzülmüştüm. Gök gözleri, bal teni, pembe yanakları, minik bedeni uzun süre aklımdan çıkmamıştı. ‘Yıkanıyorum, yıkanıyorum ama temizleyemiyorum anne’ diyerek acısını yüreğine sığdıramayıp kendini öldüren Ahmet Emre, akrabası tarafından defalarca tecavüze uğramıştı. O güzel yüzlü delikanlıyı uzun zaman kalbimde taşıyıp, defalarca annesinin çaresiz verdiği röportajını izlemiştim. Müslime’ye tecavüz ede ede öldüren dedesi çıktığında tırnaklarım avcumun içini delecekti acıdan, içime sığamamıştım.Bu canların hepsi aklımda. Hepsini içime kata kata yaşıyorum. Ama gel gör ki Narin başka. Çok başka dokundu bana. 19. günün sonunda, ki o 19 gün 19 asırdı bana, güneş hep üzerime doğdu beklerken. Buldular Narin’i. Ben Narin’i hep, ‘Beni kaçırdılar, biliyor musunuz başıma neler geldi?’ diye anlatacak diye yerleştirmişim içime. Suriye sınırında bulacaklar mesela Narin’i. Senaryolar, ihtimaller yazmışım kendi kendime. Sınır karakoluna bırakacaklar. Aileden fidye isteyecekler. Kaçıracaklar, ama bulunacak. Çünkü Narin çok akıllı. Cin gibi. Uyanık. Bilirim doğunun kızlarını. Ben de doğuluyum. Ateş fışkırır gözlerinden. Okurlar. Severler öğrenmeyi, öğretmenini, sırasını, kitabını, defterini, okula gitmeyi. İmkansızlıklardan doğarlar kardelen gibi. Narin onlardandı. Sanki Türkan Saylan’ın ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyasının gülen yüzüydü Narin.Becerikliydi, tuttuğunu koparırdı. Ödevlerini eksiksiz yapan, çantasını geceden hazır edip yerleştirendi Narin. Uyumadan terliklerini yan yana koyar, sofra kurarken annesine yardım eder, neşeli türküler şarkılar dinlerdi Narin. Ellerine kına yakılınca mutlu olurdu. Düğünlerde prenses kostümleri giyer, oyuncağını başucundan ayırmaz, hatta onlara isim verirdi. Mesela Ayşegül. Mesela Berfin. Yatarken oyuncaklarına iyi geceler dilerdi Narin. Çuvala koymak mı? Boynunda morluklar mı? Adli Tıp Raporu için gerekli olan 90 parça alındı mı? Günlerce suda kaldığı için bozulan bedeni mi?Hayır! İçimde kopan çığlık gözümden yaş olup dökülmüyor! Çok öfkeliyim! Kırgın ve kızgınım! Narin kaçmak, kurtulmak istedi ama canı yetmedi, biliyorum. Çırpındı elleriyle, kollarıyla, biliyorum. Çok ağladı, biliyorum. Sonra dayanamadı ve verdi son nefesini. Aldılar canını. Benim de canımdan can koptu. Çünkü ben Narin’i çok başka hissettim. Belki kızım olduğu için. Belki kendi küçüklüğümden. Belki yetişkin yaşımda içimde hırpalanmasın diye korumaya aldığım kız çocuğundan. İçim yanıyor!”
Kaynak: Haber Merkezi