Van'da 23 Ekim ve 9 Kasım 2011'de meydana gelen 7,2 ve 5,6 büyüklüğündeki iki deprem ardında büyük acılar bıraktı. 644 kişi hayatını kaybettiği depremde 2 bin 200'den fazla ev ve iş yeri yıkıldı. Aradan geçen 12 yılda kentin büyük bölümü adeta baştan inşa edildi. Depremi yaşayanların acıları ise hala taze.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hamdi Alkan, 1011 yılında Van’da meydana gelen 7,2 ve 5,6 depremi yıl dönümünde Yeni Doğu Gazetesine önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin deprem bölgesi olduğunu söyleyen Alkan Van’da büyük bir depremin beklenmediğini belirtirken bölgede meydana gelebilecek depremlerin Van’ı etkileyebileceğini söyledi.
Depremlerin yıllar önce de büyük acılara yol açtığı Van, merkez üssü Tuşba ilçesine bağlı Tabanlı Mahallesi olan 23 Ekim 2011'de 7,2 büyüklüğündeki depremle sarsıldı. Kent merkezi, Erciş ilçesi ve birçok köyde büyük hasara yola açan depremde 604 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda bina yıkıldı.
Van'da yaraların sarılması ve enkaz kaldırma çalışmalarının devam ettiği sırada, ilk depremden 16 gün sonra 9 Kasım'da yaşanan 5,6 büyüklüğündeki ikinci afette ise 40 kişi yaşamını yitirdi. Kentteki 147 bin 622 konut, 18 bin 735 iş yeri ve 20 bin 209 ahırda inceleme yapan AFAD uzmanları, 31 bin 870 konut, 8 bin 849 iş yeri ile 9 bin 602 ahırın ağır hasar gördüğünü, 18 bin 181 konutun da orta hasarlı olduğunu tespit etti.
Konuyla ilgili Yeni Doğu Gazetesine konuşan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hamdi Alkan, önemli açıklamalarda bulundu. Alkan, “2011 Van Depremi'nden sonra bölgeyle, özellikle Van ve civarıyla ilgili birçok bilimsel çalışma yapıldı. Devlet kurumları da bu konuda çeşitli düzenlemeler ve güncellemeler yaptı. Şu anda mevcut deprem yönetmeliğinde de bir güncelleme yapılmaktadır. Bunun nedeni, 2023 Kahramanmaraş depremlerinin ilk depreminin ivme değeri ve C değeri gibi parametrelerin normal standartların çok üzerinde olmasıdır. Bu depremler, birbirini tetikleyen ve etkileyen sarsıntılar olarak tanımlandı. Bizim de bu konuyla ilgili iki farklı çalışmamız bulunuyor. Son yapılan 2019 deprem yönetmeliğinde büyüklük ve ivme değerleriyle ilgili güncellemeler yapılmıştı ve muhtemelen bu yönetmelik de yakında güncellenecektir. Kurumlar da kendi çaplarında bu konuda çalışmalar yürütüyorlar. Özellikle AFAD, insanların bilinçlendirilmesi ve deprem öncesi, anı ve sonrası için çeşitli önlemler aldı” dedi.
“DİSİPLİNE İHTİYAÇ VAR”
Van’da depreme yönelik yapılacak çalışmalarda Jeofizik Mühendisliğin de yer alması gerektiğini söyleyen Alkan, “Deprem, multidisipliner bir alan olduğundan jeofizik mühendisleri, inşaat mühendisleri ve jeoloji mühendisleri birlikte çalışmak zorundadır. Jeofizik mühendisliği, sismoloji ve sarsıntı bilimi ana bilim dallarıyla deprem dinamikleri ve kinematik parametrelerinin çözümünde kritik bir rol oynamaktadır. Jeoloji mühendislerinin olmadığı çalışmalar eksik kalmaktadır. Ben de bir jeofizik mühendisliği öğretim üyesi olarak bu konuya önem veriyorum, çünkü depremle ilgili dinamik parametrelerin çözümü için bu tür disiplinlere ihtiyaç vardır” diye konuştu.
“AZ BİR BÜTÇE İLE DAHA İYİ HAZIRLANABİLİRDİ”
Deprem bölgesi kentte yapılara harcanan bütçenin yarsıyla deprem öncesi yapılması gereken çalışmalarla ilgili eğitimlerin verilebileceğini kaydeden Alkan, “Bölgemizde 2011'de yaşadığımız Van depremi, sonrasında 2020 Elazığ, İzmir ve 2023 Kahramanmaraş depremleri gibi olaylar gösteriyor ki, ülkemizde depremler sıklıkla meydana gelmektedir. Ancak genellikle deprem sonrası alınan önlemler ön plana çıkarken, deprem öncesine yönelik hazırlıklar ihmal edilmektedir. 2011 Van Depremi'nde 600'den fazla insan hayatını kaybetti, birçok bina yıkıldı ve şehir büyük bir ekonomik yükle yeniden inşa edildi. Bu büyük bütçeler harcanmadan, deprem öncesi hazırlıklara daha fazla odaklanılsa gelecekteki yaşamlarımız daha güvenli olabilirdi” ifadelerini kullandı.
“ÇEVRE İLLERDE OLACAK DEPREM DE VANI ETKİLER”
İran’ın Hoy kentinde meydana gelen depremi hatırlatarak bölgede meydana gelebilecek depremlerin Van’ı büyük oranda etkileyebileceğini söyleyen Alkan, “Deprem kestirimleri, sismoloji ve jeoloji alanında yapılan çalışmalarla mümkün olabilmekte. Gümüşhane Üniversitesi'nden Prof. Dr. Serkan Öztürk ile birlikte yaptığımız çalışmalar, Van Gölü ve civarının depremsellik potansiyelini incelemekte. Van Gölü ve çevresi, birçok fay hattına sahip, özellikle doğusunda Çaldıran, Erciş, Özalp ve Saray fayları yer alıyor. Bu bölgelerde meydana gelen depremler Van'a zarar verebilme potansiyeline sahip. Van Gölü’nün doğusunda yer alan faylar ve İran’daki Hoy fayı gibi bölgelerde de depremler meydana gelebilir ve bu depremler Van'ı etkileyebilir. Örneğin, 2020'de Hoy'da meydana gelen iki büyük deprem Van'da ciddi etkiler yaratmıştır. Bölgedeki fay hatlarının aktif olması nedeniyle Van ve çevresi her zaman yüksek deprem riskine sahip olmuştur. 1976 Çaldıran Depremi ve 2011 Van Depremi, bölgede büyük deprem üretme periyodunun ortalarına geldiğimizi göstermektedir” ifadelerine yer verdi.
“DEPREME HAZIRLANMAK ŞART”
Sonuç olarak, Van ve çevresinde büyük bir deprem beklemek gerçekçi olabilir. Bu nedenle, yapılacak en önemli şey depremin farkındalığını arttırmak ve deprem öncesi önlemleri en üst düzeye çıkarmaktır. Yönetmeliklerin güncellenmesi, inşaat mühendisliği ve zemin-yapı ilişkilerinin en doğru şekilde kurulması gerekmektedir. Deprem anında ne yapılacağını bilmek ve depremden sonraki ilk 72 saat için hazırlıklı olmak, vatandaşlar için çok önemlidir.
DEPREM TEHLİKESİ YÜKSEK İKİ BÖLGE: ERZİNCAN VE MARMARA
Ülkemizde beklenen büyük depremler arasında dikkat çeken iki bölge öne çıkıyor: Erzincan Yedisu ve Marmara'nın batısı. Jeoloji mühendisleri, özellikle Marmara bölgesinin deprem riski altında olduğuna dikkat çekiyor. Bu alanda yapılan çalışmalarda, Marmara’nın batısındaki deprem beklentisinin yüksek olduğu belirtiliyor.
İSTANBUL TEHLİKE ALTINDA
İstanbul, bir metropol olarak ciddi bir deprem tehlikesiyle karşı karşıya. Alkan, Marmara'nın batısında büyük bir depremin olmasının kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, İstanbul’daki yapı stokunun durumu, yetkililer tarafından da biliniyor ve gerekli önlemlerin alınmasının önemi her fırsatta dile getiriliyor. Konuyla ilgili en yakın zamanda bir çalışma da yayınlanmış durumda. Bu çalışmada farklı sismolojik ve tektonik parametrelerin hesaplamaları yer alıyor ve yaklaşan tehlikenin uzak olmadığı belirtti.
HALKIN BİLİNÇLENMESİ ŞART
Vatandaşların deprem açısından bilinçlenmesi gerektiğinin altını çizen Alkan, “Depreme karşı hazırlıklı olmanın, yapılacak bilimsel çalışmalardan daha da önemli olduğu vurgulanıyor. Alkan, devlet kurumlarının vatandaşları bu konuda bilgilendirmesinin ve bilinçlendirmesinin hayati olduğunu söylüyor. Deprem anında ve sonrasında neler yapılması gerektiğinin halka öğretilmesi, olası kayıpların önüne geçilmesi açısından büyük önem taşıyor” şeklinde.