Van’ın kangren yarası haline gelen otopark ve trafik sorunu sadece Vanlı sürücüleri etkilemiyor bu durum aynı zamanda ambulans araçlarını da etkiliyor. Çoğu zaman acil vakalar karşısında zamanla yarışan ambulans ekipleri için trafikte en önemli unsurlardan biri fermuar sistemi ve güvenlik şeridinin işgal edilmemesi. Kimi zaman güvenlik şeridinin işgal edilmesi nedeniyle hastalar hayatlarını kaybederken çoğu zamanda sürücülerin fermuar sisteminden bihaber olması ciddi sorunlara neden oluyor.
Van’da uzun yıllardır bir türlü çözülemeyen trafik sorunu ve özellikle park sorunu sadece yaya ve sürücülere zorluk çıkarmıyor, bu sorun aynı zamanda hastaneye ulaşmaya çalışan hastalar için de büyük bir sorun, özellikle şehir merkezinde çift yönlü park eden araçlar nedeniyle ambulans aracı hastayı daha geç hastaneye ulaştırmasına sebep oluyor. Van TV ekranlarında yayınlanan ve İlhan Sonkalan’ın sunumuyla gerçekleşen Sağlık Olsun Programına katılan Sağlık Hizmetleri Başkanı Uzman Doktor Mehmet Tatlı önemli açıklamalarda bulundu. Tatlı, özellikle asılsız çağrıların insan hayatını etkilediğini ve fermuar sisteminin Van’da hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
ALLAH YAŞATMASIN AMA ‘VAN AFETLERE HAZIR’
Van’da sağlık ekiplerinin olası afet ve facialara karşı hazır olduğunu ve gerçeği aramayan tatbikatlar ile profesyonel bir çalışmaya hazır olduğunu söyleyen Talı, “İçişleri Bakanlığı'na bağlı fakat Sağlık Hizmetleri Birimi de Komuta Kontrol Merkezi olarak yine bizlere bağlı olarak görev yapıyor. Oradan tüm vakaların 112 üzerinden, telefon üzerinden düşen sağlıkla ilgili vakaların sevk planlaması yönetimi de Komuta Kontrol Merkezimizden acil çağrı merkezinden yapılmaktadır. Bunun dışında Acil Sağlık Hizmetlerine bağlı birimlerimizden bir tanesi de SAKOM birimidir. Bu da Sağlık Afet Koordinasyon Merkezi olarak adlandırılır. Van ilinde de SAKOM birimini ilk kuran illerden biridir ve Türkiye'de de örnek gösterilen SAKOM birimlerinden birine sahibiz. Buradan herhangi bir afet durumunda ya da afet olasılığı olan durumlarda, büyük kazalarda, zehirlenmelerde hızlı bir şekilde hastanelerden ve sahadan bilgiler toplanır, Bakanlığımızla, idarecilerimizle ve üst mercilerle paylaşılır. Bunu da SAKOM birimimiz yönetir. Onun dışında afet UMKE birimimiz var. Bu da bildiğiniz gibi, afete yönelik olan acil sağlık hizmetlerinin alanıdır. Ulusal Medikal Kurtarma Ekibimiz bize bağlı olarak çalışmaktadır. Ayrıca gönüllüler de vardır. Bunun içinde hem gönüllü olup hem de Acil Sağlık Hizmetleri Başkanlığının çalışanları, yani İl Ambulans Servisi’nde çalışan istasyonlarımızda çalışan personellerimiz büyük çoğunluğu oluşturmakta; kamu hastanelerinden, özel hastanelerden, üniversite hastanemizden çalışan sağlık personellerinden oluşan geniş bir UMKE gönüllü grubumuz vardır. Ülke gönüllerimizle birlikte herhangi bir afet döneminde, afet durumunda ya da UMKE’yi ilgilendiren herhangi bir durumda hızlı bir şekilde koordinasyonu sağlayıp, ekipleri hızlı bir şekilde toparlayıp, bu ekiplerin içinde uzman hekimler de var. İşte acil tıp teknisyenlerimiz de var, paramediklerimiz de var, ameliyathane hemşirelerimiz de var, çeşitli birimlerden medikal birimlerden neredeyse tüm personellerimiz vardır. Hızlı bir şekilde koordine olarak afet bölgesine intikalini sağlayabiliyoruz. Tabii ara ara tatbikatlar ve eğitimler de oluyor” dedi.
“ÇAĞRI MERKEZİMİZ HER ZAMAN ACİL ÇAĞRILARLA BİZLERİ ÇAĞIRMIYORLAR”
112 acil çağrı merkezinin asılsız ihbar aldığını ifade eden Tatlı, bu durumun acil hastalar karşısında olumsuzlukların yaşandığını kaydetti. Tatlı, “Sağlık dediğimiz zaman, fiziksel, ruhsal ve bedensel olarak bir iyilik halinden bahsediyoruz. Acil sağlık hizmetleri ya da acil sağlık dediğimiz zaman, neyi acil yapan şey ne diye sorarsak, öyle bir durumdur ki siz hızlı bir tedavi almadığınız zaman ya sakat kalabilirsiniz ya da ölebilirsiniz, aslında acil olmanın anlamı budur. Acil sağlık hizmetlerinin anlamı budur. Burada da hızlı müdahale ve doğru müdahale, gerçekten insanın hayatını kurtarabilir. Acil sağlık hizmetlerinin genel anlamı budur. Keşke bu anlam üzerinden büyük hizmetler verebilsek ama bildiğiniz gibi, maalesef 112 acil sağlık çağrı merkezimiz her zaman acil çağrılarla bizleri çağırmıyorlar. Buradan tabii ki sağlık okuryazarlığı çok önemli bir durum. Halkımızın her alanda sağlık okuryazarlığına ihtiyacı var. Belki en acil olan ihtiyacımız ne diye sorarsanız, sağlık okuryazarlığımızın sizlerin de vesilesiyle halkımızda bir şuur haline getirilip, ortaya çıkarmaktır diyebilirim” diye konuştu.
“ACİLE GİDECEKLER DİKKAT”
Hastane acil bölümlerin gereksiz bir yere kullanılmaması gerektiğini belirten Tatlı, “Şimdi biz gerçekten acil olmayıp acile gittiğimiz zaman, gerçekten acil olan bir hastanın da sağlık hizmetlerinden faydalanma oranını bir nebze de olsa azaltıyoruz. Orada çalışan personel ciddi anlamda yoruluyor. Bu sefer gerçek acil hastaya gelindiğinde, belki o enerjiyi, o iştiyakı sağlayamayabilirim. Tabii, yani bu yüzden en önemli şey, bizim hızlı bir şekilde sağlık okuryazarlığına ulaşmamız ve sağlıklı kalmayı öğrenmemiz ve önemli olmayan, acil olmayan durumlarda hem acil sağlık hizmetlerini, yani İl Ambulans Servisi tarafını meşgul etmememiz, hem de hastanelerimizi meşgul etmemiz. Zaten Sağlık Bakanlığımızın da özellikle son dönemlerde, biliyorsunuz, aile hekimlerinin çalışma sistemiyle alakalı ciddi yenilikler, düzenlemeler geldi. Eğer biz birinci basamak dediğimiz aile hekimliği sistemini aktif bir şekilde kullanabilirsek, hem kamu tarafı, kamu hastaneleri tarafı, hastanelerimiz tarafı hem de ambulans sistemimizi doğru bir şekilde kullanmaya başlayacağız gibi geliyor inşallah” ifadelerini kullandı.
“İLİM BİLMEKTİR, İLİM KENDİNİ BİLMEKTİR”
Özellikle trafik ve fermuar sistemi ile ilgili sürücülere eğitimlerin verilmesi gerektiğinin altını çizeb Tatlı, “Şimdi sağlık okuryazarlığı dediğimiz nedir? İlim, ilim bilmektir. İlim kendini bilmektir. Aslında bunu Yunus Emre açıklamış. Yani, kendimizi bilmemiz lazım. Bizler, Allah’ın yarattığı insan oğluyuz. Geldik ve gidiyoruz; bir bedenimiz var ve bu bedenimizdeki dinlenme, bedenimizi dinlemeyi öğrenmemiz lazım. Bedenimizi görmeyi, aynaya bakmayı, insanın ne olduğunu algılamayı bunlara ihtiyacımız var. Yersiz gereksiz korkularla, işte burnum akıyor, ben ölüm tehlikesiyle karşı karşıyayım diyip ortalığı velveleye vermemize gerek yok. Ya da ne bileyim işte bir sivilcesi çıkıyor, diyelim ki ortalığı velveleye vermeye gerek yok. İnsan oğlu zaten mükemmel bir şekilde yaratılmış bir varlıktır yani. Bazen olaydan çok, onun korkusu o olayın verdiği rahatsızlıktan daha büyük bir rahatsızlığı ortaya çıkartıyor. Biz buna tıpta anksiyete diyoruz yani. Biz bunu çok defa da yaşadık, biliyorsunuz. Bir COVID dönemi geçirdik, tamam, korunacağız edeceğiz ama gereksiz korkuların içinde yaşamanın da bir anlamı yok” ifadelerine yer verdi.
“EĞİTİM ŞART”
Sağlıkta okuryazarlık şart olduğunu söyleyen Tatlı, “Şimdi bunları söylemek isterim. Sağlık okuryazarlığına kastımız da budur yani. İnsanın temel sağlık bilgilerine sahip olması, nerede panik yapıp nerede panik yapmayacağını bilmesi, işte ilaç kullanırken gereksiz yere her hastalığımızda hekimlerimize mutlaka bana antibiyotik yaz diye darlamaması gerektiğini, diretilmemesi gerektiğini, gereksiz ağrı kesici kullanılmaması gerektiğini, gereksiz mide koruyucu kullanılmaması gerektiğini, bunların hepsi bizim sağlık okuryazarlığımızla alakalı şeyler. Bilinçlenme, doğru şekilde bakabilme... Tabii, bu da eğitimle olabiliyor” dedi.
“TRAFİKTE AMBULANSA YOL VER”
Trafikte özellikle güvenlik şeritlerin işgal edilmemesi ve fermuar sistemi ile ambulans araçlarına yol verilmesi gerektiğini ifade eden Tatlı, “Çağrılarda bir azalma var, yani bu yavaş yavaş oluyor. Bilinçlenme yavaş yavaş oluyor ama daha hızlı olsa biz halkımız daha mutlu olacak. Daha ferah içinde yaşayacaklar. Gerçekten biz bir ambulansı kent içerisinde 10 dakika içerisinde ulaştırmamız gerekiyor. Vakaya hızlı bir şekilde ulaşmamız lazım. Ama çok sayıda gereksiz çağrı olursa, bu sefer ekipler yoğun olduğu için ya da ekipler vakada olduğu için, o vakaya ulaşılmamış olacak; bir beyin kanamasına, bir kalp krizine, bir trafik kazasında gerçekten bizim hızlı ulaşmamız lazım. Şimdi, fermuar sisteminde şu var: Eğer biz hızlı ulaşabilirsek ambulanslarımızla, gerçekten acil vakalarda, %40 oranında mortalite yani ölüm oranını azaltma durumumuz var. Annemiz, babamız, kardeşimiz, kendimiz bir gün gerçekten acil bir vaka olabiliriz ve biz bu durumu yaşadığımız zaman, hızlı bir şekilde ulaşırsak, evet, belki bir canımızı kurtarma ihtimalimiz olacak, bir çocuk annesiz kalmayacak ya da bir anne evlatsız kalmayacak. Yani yaşama yollarının önemi bu. Yani %40 bir yaşam şansı vermek büyük bir olaydır. Bir çocuk için annesinin %40 daha fazla yaşama ihtimali olması, aklımıza ne geliyorsa bunda ölçülemez bir şeydir, yani ya da bir çocuğun hayata tutulması. Yine sağlık okuryazarlığı, insanlarımız bilinçlenirse, ambulans geldiğinde siren sesi duyduğunda, sağlı sollu ayrılırlarsa, yol açılırsa, biz hızlı ulaştıracağız. Hızlı ulaştırırsak, acil ameliyat olması gereken hasta daha acil ameliyat olmuş olacak ve kalp krizinde, önemli felç hastalarında, beyin kanamasında... Bu tür durumlarda gerçek acil durumlar bunlar. Ama bazen kötü örnekler de oluyor, geçtiğimiz haftalarda medyada izlemişsinizdir, muhakkak, işte vatandaş ambulans içinde hasta var mı diye, ambulansın durdurup arkasında hasta var mı yok mu diye bakıyor. Yani o kişiler cezalandırıldı ama, yani bizim o güveni sağlamamız lazım. Vakaya da gidiyor, olabilir tabii ama gerçekten ambulanslar acil durumu olduğu için yol verilmeli. Ambulans yoluna yol verilmesi için biz sağlık okuryazarlığını geliştiriyoruz” diye konuştu.
“KARBONMONOKSİT ZEHİRLENMESİ, KIŞ AYLARINDA ÖZELLİKLE CİDDİ BİR TEHDİT”
Kış mevsiminde yaşanan soba zehirlenmelerine karşı da vatandaşları uyaran Tatlı, “Şimdi çok fazla vakalar olduğu için, en çok başvurulan durumlardan biri karbonmonoksit zehirlenmesi oluyor. Karbonmonoksit zehirlenmesi, kış aylarında özellikle ciddi bir tehdit. Bu, odun sobası kullanan vatandaşlarımıza da büyük risk oluşturuyor. Karbonmonoksit zehirlenmesi genellikle, sobalı evlerde karbonmonoksit gazının odada birikmesiyle meydana gelir. Bunun fark edilmesi zordur çünkü hem kokusuz hem de renksizdir. Ama bir çocuğun ya da bir yetişkinin baş dönmesi, mide bulantısı ve baygınlık geçirdiği zaman, direkt sağlık kuruluşlarına başvurulması gerekir. Eğer erken müdahale edilirse bu tür vakalar çoğunlukla kurtarılabilir. Genelde tedavi oksijenle yapılır ama bazen, özellikle yoğun karbonmonoksit zehirlenmesi vakalarında, hiperbarik oksijen tedavisi gerekir. Bu yüzden halkımızın bu konuda bilinçli olması çok önemlidir” şeklinde konuştu.